Yasa Dışı Bahis Cezası İtiraz Dilekçesi | Av. Veli Savun


Maddesi uyarınca tekerrür hükümleri uygulanmak suretiyle tesis edildiği anlaşılmakta ise de, tekerrüre esas alınan 23/24/25/26.01.2007 tarihlerinde işlendiği iddia olunan fiiller nedeniyle Ankara Valiliği İl Polis Disiplin Kurulu tarafından verilen 09.05.2007 tarih ve E:2006/107, K:2007/368 sayılı cezanın iptali istemiyle açılan davada dilekçe ret kararı verildiğinden ve 23/24/25/26.01.2007 tarihlerinde işlendiği iddia olunan fiiller nedeniyle verilen cezanın iptali istemiyle ayrı ayrı açılacak davaların nihai sonucuna göre tekerrür hükümlerinin doğru uygulanıp uygulanmadığı anlaşılacağından, İdare Mahkemesince tekerrüre esas alınan cezaya ilişkin davanın sonucuna göre yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.Bu itibarla, yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınarak karar verilmesi gerektiğinden, dava konusu işlemin iptali yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.KARAR SONUCU :Açıklanan nedenlerle;


[PDF] Yasadışı Bahis Oynama Cezası İtiraz Dilekçesi

Hakkında memurluktan çıkarma cezası istenen memur, (…) soruşturma evrakını incelemeye, tanık dinletmeye, disiplin kurulunda sözlü veya yazılı olarak kendisi veya vekili vasıtasıyla savunma yapma hakkına sahiptir.” kuralına yer verilmiştir.Uyuşmazlıkta, davacının savunmasının istenilmesine ilişkin İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu kararının davacıya 17.6.2015 tarihinde tebliğ edildiği, akabinde anılan Kurulun 24.6.2015 tarihinde soruşturma dosyasını görüşmek üzere toplanacağı ve Kurul’da davacının sözlü savunma hakkını kullanabileceğine ilişkin kararın 18.6.2015 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine, davacı tarafından ilk olarak 18.6.2015 tarihli dilekçe ile savunma hakkını kullanabilmesi amacıyla soruşturmaya ilişkin bilgi ve belgelerin bir suretinin tarafına verilmesi ve söz konusu evrakın kendisine ulaştığı tarihten itibaren savunma yapabilmesi için makul bir sürenin verilmesi talebiyle başvuruda bulunulduğu, daha sonra 22.6.2015 tarihli ve 23.6.2015 tarihli dilekçeleri ile aynı taleplerle başvuruda bulunulmasına rağmen, davacıya soruşturma dosyasındaki bilgi ve belgeler verilmediği gibi savunma yapabilmesi için uygun süre de verilmediği anlaşılmış olup, davacının savunma hakkını kullanabilmesi için 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 129.

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kararının özeti: (Kapatılan) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Birinci Dairesince verilen 07/04/2016 tarih ve E:2014/1268, K:2016/406 sayılı karar ile, davacı hakkında ayırma disiplin cezası verilmesi sürecinde alınan ifadeleri, e-posta ekinde gönderilen görüntüler, e-posta denetleme birimi sonuç raporunun incelenmesi neticesinde; davacının, internet ortamında TSK personeline yakışmayan ve İKK açısından oldukça tehlikeli sonuçlara maruz kalınabilecek iki ayrı sanal seks video kaydının bulunduğu, yaşadığı sanal görüntüleri görev yerinde anlattığı ve internet ortamındaki profilinde mesleğini ‘Ordu mensubu’ olarak belirttiği, ayrıca davacı tarafından internet ortamındaki iki ayrı sanal seks görüntülerinin kes-yapıştır yöntemiyle montaj olduğu ileri sürülmüş ise de; Dairece 16/02/2016 tarihinde alınan ara karar doğrultusunda Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Dairesi Başkanlığınca gönderilen raporda ‘…video klipleri içerisinde anlam bütünlüğünü bozmaya yönelik, manipülasyon (ekleme çıkarma yoluyla bilgileri değiştirme) yapıldığına dair herhangi bir bulgu tespit edilememiştir’ sonucuna ulaşıldığı hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, davacıya isnat edilen eylemlerin davacıdan sadır olduğu yönünde şüphe kalmadığı, davacının eylemlerinin niteliği ve niceliği itibariyle vahim olduğu yönündeki davalı idare değerlendirmesinin olgulara uygun olduğu; bu itibarla sözü edilen eylemlerin Türk Silahlı Kuvvetlerinin disiplin ve ahlak anlayışına açıkça ters düştüğü ve TSK’nın itibarını sarsacak şekilde ahlak dışı hareketler kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bu bağlamda davacının statüsü itibariyle kamu görevlisi olma nitelik ve yeterliliğini yitirdiği, kamu hizmetlerinde istihdam edilmesinin kamu yararına açık aykırılık teşkil ettiği göz önüne alınarak eylemlerinin 6413 sayılı Kanun’un 20/(1)-b maddesinde tanımlanan ‘ahlaki zayıflık’ disiplinsizliğine vücut verdiği ve bu sebeple kullanılan takdir yetkisinde ve TSK’dan ayırma cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.KARAR DÜZELTME TALEP EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Hava Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı’nda yer alan FETÖ mensubu personel tarafından sadece bilgisine başvurulacağı söylenerek, belirli ve somut bir fiil belirtilmeden ve hangi hukuki işleme esas alınacağı konusunda bilgi verilmeden alelacele ifadesinin alındığı, bilgisine başvurulmak üzere çağrılmasına rağmen insanlık onuruyla bağdaşmayacak işkence sayılabilecek ölçüde saatlerce sorguya alındığı, sorgu sırasında kendisine manevi baskı yapıldığı, askeri hizmetle ilgisi olmayan, insanlık şahsiyet ve onurunu zedeleyecek boyutta sorular sorulduğu, özel hayatının gizliliğinin ihlâl edildiği, kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu, hakkındaki ayırma kararına dayanak teşkil eden ifadelerinin ses ve görüntü ile kayıt altına alındığı, hiçbir zaman kabul etmediği ifade tutanağının ses/görüntü kaydı ile örtüşmediğini ispatlayacağı tek somut delil olan bu kayıtları, Bilgi Edinme Kanunu kapsamında idareden istediği, ancak Kurum tarafından bu kayıtların idari tahkikattan sonra imha edildiğinin bildirildiği, Anayasa Mahkemesi’nin bire bir aynı konu ve aynı işlem ile ilgili vermiş olduğu çok sayıda özel hayatın gizliliğinin ihlâl edildiğine ilişkin kararları olduğu, hakkında sözde idari tahkikat başlamasına sebep olan çok sayıda üst rütbeli personelin tutuklandığı, hukuka aykırı olarak ifadesini alan İstihbarat personelinin neredeyse tamamının Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihraç edildiği veya görevden el çektirildiği, hakkında tesis edilen ayırma işleminin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek Askeri Yüksek İdare Mahkemesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Düzeltilmesi istenen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54.

Yasadışı Bahis Oynama Cezası İtiraz Dilekçesi

Maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.YARGILAMA SÜRECİ :Dava konusu istem: Dava, Ahlatlıbel Hava Radar Mevzi Komutanlığı’nda Hava Radar Astsubay Kıdemli Çavuş olarak görev yapan davacının, ‘ahlaki zayıflık’ disiplinsizliğini işlediğinden bahisle Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayırma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 18/09/2014 tarih ve 2014/9-8 sayılı işlemin iptali ile statü dışında geçirdiği sürede ödenmemiş olan aylıklarının hak ediş tarihinden ödeme tarihine kadar hesaplanacak yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Maddesinde, herkesin özel hayatına saygı gösterilmesi hakkına sahip olduğu ve özel hayatın gizliliğine dokunulamayacağı hükmüne yer vererek, somut isnatlar ve olay tarihleri belirtilmeden mesleki faaliyeti ile ilgisi olmayan, mahremiyet alanına dahil özel yaşam ile ilgili sorular yöneltilmemesi gerektiğine , özel yaşama ilişkin soruşturma konusu fiillerin mesleki hayatı üzerindeki etkilerinin soruşturma raporunda da ortaya konulması gerektiğine, yürütülen soruşturmanın mesleki hayatın sınırlarını aşmaması gerektiğine, ayırma cezasına konu fiillerin mesleki faaliyeti ile ilgisi olması gerektiğine hükmetmiştir.Karar Özeti : Dava, Ahlatlıbel Hava Radar Mevzi Komutanlığı’nda Hava Radar Astsubay Kıdemli Çavuş olarak görev yapan davacının, ‘ahlaki zayıflık’ disiplinsizliğini işlediğinden bahisle Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayırma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin somut olayda, ayırma işlemine esas alınan özel hayatına ilişkin hususların sadece davacının kendi ifadesinden öğrenilmiş olduğu, bu ifadenin hukuka uygun yöntemler ile alındığının davalı idare tarafından ispat edilmesi gerektiğine, davacının özel yaşamına ilişkin soruşturma konusu fiillerinin mesleki hayatı üzerindeki etkilerinin soruşturma raporunda ortaya konulması gerektiğine, aksi durumda soruşturmanın mesleki hayatın sınırlarını aşacağına, özel hayatın ihlali olacağına hükmetmiştir.DANIŞTAY ONİKİNCİ DAİREEsas : 2017/2259Karar : 2019/3539Tarih : 09.05.2019İSTEMİN KONUSU : (Kapatılan) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Birinci Daire Başkanlığı’nın 07/04/2016 tarih ve E:2014/1268, K:2016/406 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Geçici 8.

Yasa Dışı Bahis Cezasına İtiraz

Ancak bu yönetmelik hükümlerine göre, terörle mücadelede görev alan personelin, bu görevlerinin ifasından doğduğu iddia edilen suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmalar sebebiyle belirleyeceği en fazla 3 avukatın ücreti, yine görevin ifasından dolayı mağdur, şikayetçi, katılan, davalı ya da davacı konumunda olması durumunda ise seçeceği bir avukatın ücreti kurumu tarafından ödenmektedir.Diğer bir anlatımla ceza yargılamalarında sanık ve şüpheli durumunda olan personelin üç, hukuk davalarıyla mağdur, müşteki ya da katılan sıfatı taşınan ceza davalarında bir avukatın ücreti personelin kurumu tarafından kaşılanmaktadır.Bir personel için yapılacak toplam ödeme, soruşturma evresindeki işlerde 7.000, ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçlarda 35.000, asliye ceza mahkemesinin görevine giren suçlarda 15.750 göstergenin avukatlık sözleşmesinin yapıldığı tarihteki memur maaş katsayısı ile çarpımının 20 katı şeklinde hesaplanmaktadır.Görevdeki personel, avukatlık ücretinin ödenmesine ilişkin talebini bir dilekçe ile en yakın amirine, diğer personel ise ikamet ettiği yerdeki ilgili kurum/kuruluşun bağlı birimine iletmek suretiyle açıkladığımız haktan yararlanabilmektedir. Sanık Asker Kişiler İçin Avukatlık Ücretinin Ödeme Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik ile belirlenen şartlarda Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıklarına mensup sanık asker kişiler ile görevinden ayrılmış olup da hakkındaki dava henüz sonuçlanmamış veya görevde iken işlemiş olduğu suçtan dolayı görevinden ayrıldıktan sonra hakkında soruşturma açılan, ihzar veya tutuklama müzekkeresi çıkarılan, gözaltına alınan veya kamu davası açılmış olan asker kişiler için avukatlık vekalet ücretleri ilgili kurum tarafından ödenmektedir. Yönetmelik, asker kişilerden, karakol, karakol nöbetçisi, devriye, nakliyat muhafazası hizmetlerinde veya asayişi temin ve kaçakçılığın men, takip ve tahkiki için görevlendirildiklerinde ya da önleyici, caydırıcı, düzenleyici, koruyucu ve adli görev ve hizmetlerin yerine getirilmesi sırasında veya bu görevlerinden dolayı şüpheli ya da sanık durumunda bulunanları kapsamaktadır. Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar, Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar, Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar, Milli Savunmaya Karşı Suçlar, Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk, Yabancı Devletlerle Olan İlişkilere Karşı Suçlar, kaçakçılık, rüşvet, irtikâp, zimmet, hırsızlık, dolandırıcılık, ihaleye fesat karıştırma gibi yüz kızartıcı suçlar, nüfuz ticareti, göreve ilişkin sırrın açıklanması, özel işaret ve kıyafetleri usulsüz kullanma, görevi yaptırmamak için direnme, kamu görevine ait araç ve gereçleri suçta kullanma, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması, suç uydurma, yalan tanıklık, gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık, yargı görevini yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, suçluyu kayırma, tutuklu, hükümlü veya suç delillerini bildirmeme, ses veya görüntülerin kayda alınması, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs, başkası yerine ceza infaz kurumuna veya tutukevine girme, muhafızın görevini kötüye kullanması suçları ve takibi şikayete bağlı suçlar Yönetmelik kapsamı dışındadır. Yönetmeliğe göre avukatlık ücretinin tespiti, avukatlık sözleşmesinin yapıldığı tarihteki avukatlık asgarî ücret tarifesi esas alınarak yapılır.

Maddesi uyarınca Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarılmasına karar verilmesi üzerine kesinleşen yargı kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan itiraz üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunun bozma kararı uyarınca Mahkemesince yapılan yeniden yargılama sonucunda hakkında “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” karar verildiğinden bahisle göreve iadesi ile açıkta geçen süre için mahrum kalınan parasal hakların yasal faiziyle birlikte tarafına ödenmesi ve özlük haklarının iadesi istemiyle yapılan başvurunun kesin olmayan cevapla reddine dair Jandarma Genel Komutanlığının 2021 tarihli işlemin; mahkumiyet hükmü ortadan kalktığından işlemin sebep unsuru yönünden sakat hale geldiği, hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının mesleğini icraya engel bir hüküm olmadığı ileri sürülerek iptali istenilmektedir.SAVUNMANIN ÖZETİ :Davacının Asliye Ceza Mahkemesinin kararı ile mahkumiyetine karar verilmesine istinaden Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarılmasına kararı verilip, 2016 tarihinde ilişiğinin kesildiği, anılan Mahkeme kararının bozulması üzerine yapılan yeniden yargılamama neticesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu kararın kesinleşmesiyle davacının 2021 tarihli Bakan oluruyla son görev yeri olan İl Jandarma Komutanlığında tekrar göreve başlatıldığı, davanın konusuz kaldığı savunulmaktadır.TÜRK MİLLETİ ADINAKarar veren İdare Mahkemesince, dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacı tarafından, davalı idare bünyesinde uzman jandarma v.

Yasa Dışı Bahis Cezasına İtiraz Dilekçesi

İdare Dava Dairesi
Esas No.: 2020/1480
Karar No.: 2020/2471
Karar tarihi: 31.12.2020İSTEMİN ÖZETİ : Sahil Güvenlik Komutanlığı bağlısı Zonguldak Limanı’nda konuşlu TC K2 -86
gemisinde Motorcu Uzman Çavuş olarak görev yapan davacı tarafından, nöbet görevi emrine riayet
etmediğinden bahisle hakkında yürütülen disiplin soruşturması sonucunda,7068 sayılı Kanun’un 8/5-ç-4
maddesi uyarınca 24 ay uzun süreli durdurma cezası verilmesine, ancak cezanın, aynı Kanun’un 8/7-b
maddesi uyarınca “24 ay boyunca brüt aylığının 1/3 oranında kesilmesi” şeklinde uygulanmasına ilişkin
Samsun Valiliği Sahil Güvenlik Karadeniz Bölge Komutanlığı Disiplin Kurulu’nun 25.04.2019 tarih ve 2019/1
sayılı kararının iptali istemiyle açılan davada; disiplin soruşturmalarının yapılmasında izlenecek yöntem, ceza
verilecek fiiller ve ceza vermeye yetkili makam ve kurullar pozitif olarak mevzuatla belirlenmekte, doktrin ve
yargısal içtihatlarla da konu ile ilgili disiplin hukuku ilkeleri oluşturulmakta olup, buna göre, disiplin cezası
verilebilmesi için kusurlu halin tespitinden sonra belli süreler içinde ilgili memur hakkında tarafsız bir
soruşturmacı görevlendirilerek disiplin soruşturması açılması, söz konusu soruşturmada memurun lehine ve
aleyhine olan tüm delillerin toplanarak ekleriyle birlikte bir soruşturma raporunun oluşturulması ve bu şekilde
memurun hangi fiili, nerede, ne zaman, nasıl, ne şekilde işlediğinin somut, hukuken kabul edilebilir ve
delillerle şüpheye yer vermeyecek açıklıkta ortaya konularak, yetkili disiplin amiri veya disiplin kurulu
tarafından tarafsızlık ilkesine uygun şekilde bir disiplin cezası verilmesi, özetle disiplin suçu işlediği iddiası ile
itham edilen kişi hakkında yürütülecek olan disiplin işlemleri sürecinin başlangıcından sonuna kadar,
mevzuatla belirlenen kurallar çerçevesinde tarafsız, objektif ve hakkaniyete uygun bir şekilde yürütülmesi
gerekmekte olup, davacının disiplin cezası ile cezalandırılmasının dayanağını oluşturan eylemine ilişkin
tanzim edilen 09.12.2018 tarihli tutanakta imzaları bulunan K2 .Yzb.

Anayasa Mahkemesi tarafından konuyla ilgili yayınlanan basın duyurusunda şu ifadelere yer verildi:İtiraz Konusu Kuralİtiraz konusu kurallarda; subay, astsubay, uzman erbaş ile sözleşmeli erbaş ve erler hakkında verilen uyarma ve hizmete kısmi süreli devam cezalarına karşı iptal davası açılamayacağı öngörülmektedir.Başvuru GerekçesiBaşvuru kararında özetle; mevzuatta belirli bir sayıda disiplin cezası alan sözleşmeli erbaş ve erlerin sözleşmelerinin sözleşme süresinin bitiminden önce feshedilmesinin öngörüldüğü, sözleşmenin feshine dair işleme karşı dava açılması mümkün ise de bu işleme dayanak oluşturan disiplin cezalarının bir kısmının dava edilemeyecek olması nedeniyle sözleşmenin feshi işlemine karşı açılacak davada hukuksal bir fayda elde edilemeyeceği, dolayısıyla doğurduğu sonuçlar itibarıyla ilgililerin sözleşmesinin feshine kadar gidebilen disiplin cezalarının yargı denetimi dışında bırakılmasının hukuk devleti ilkesine, hak arama özgürlüğüne, idarenin işlemlerinin yargı denetimi dışında bırakılamayacağına ve disiplin cezalarına karşı yargı yolunun kapatılamayacağına ilişkin ilkelerle bağdaşmadığı belirtilerek kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.Mahkemenin DeğerlendirmesiAnayasa’nın 36.