Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır


Mustafa Kemal’e atfedilen “Mevzu-u bahis olan vatansa, gerisi teferruattır” sözünü, 2008 başlarında dönemin Genelkurmay Başkanı Büyükanıt kullanmıştı. Ardından, İstanbul Üniversitesi rektörü Mesut Parlak ve İnönü Üniversitesi rektörü Hilmioğlu, bu sözü tekrarlamışlardı – üniversitede başörtüsü yasağını ‘temellendirmek’ üzere! O aralar, gazeteci Sevilay Yükselir, (Habertürk, 26 Şubat 2008), Atatürk Araştırmaları Merkezi Kurucu Başkanı profesör Utkan Kocatürk’ten, bu sözlerin “maalesef” Atatürk’e ait olmadığını öğrendiğini yazmıştı. Tesellisi, Prof. Kocatürk’ün şu hükmüydü: “Bu bir Atatürk vecizesi değildir ama Atatürk’çe bir sözdür.” Yani ‘mevzû’ vecize.


Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır ..

Orada kalmadı, başka sahalara yayıldı. Öncelikle futbol sahasına. Yakın zamanlarda, Galatasaray’ın UltrAslan taraftar grubundan, Fatih Terim’den, Fenerbahçe başkanı Aziz Yıldırım’dan, kulüpleri söz konusu ise gerisinin teferruat olduğunu bildiren beyanlar duyduk.

23 nisan’ı bir “çocuk bayramı”na dönüştürmeye kalkışmış olan “ulusal egemenlik” zihniyeti, öyle anlaşılıyor ki yine bu vesileyle aslında kurucu travmalarını ve korkularını bastırmayı istemiştir. Vatan, burada, artık görünür olarak kastettiği anlamdan ibaret olarak da değil, bastırılan korkuların, toplumsal travmaların ve suçların karşılığı olarak da işlev görür. Bundan dolayı, kurucu zihniyetin çocuklara armağan ettiği bu bayram gününde, eğer gerisini teferruata dönüştüren bir mevzu bahisse (ki mevzu doğası gereği her zaman bahistir, fakat belirli bir zamanda beliriş şiddeti farklılık gösterir), doğrudan refleksler harekete geçecek ve çocukların kafaları patlatıp cansız bedenlerini orta yerde bırakabilecektir.

Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır

Ekonomi Bakanı Zeybekçi de bir sene önce Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı’nın bir toplantısında “Söz konusu Ege ise gerisi teferruattır” demiş.

Son kitabı 'Ama Hangi Atatürk?' ile Atatürk hakkında bugüne kadar yapılmış en kapsamlı araştırmalardan birine imza atan Taha Akyol 'ulusalcıları' üzecek. Akyol, milliiyetçi-ulusalcı çevrelerin son dönemde en sık kullandığı ve Atatürk'e ait olduğu iddia edilen 'Söz konusu vatansa gerisi teferruattır' sözünü Atatürk'ün söylediğine dair ortada bir belge olmadığını söylüyor.

Söz konusu vatansa gerisi...
Bir süredir çeşitli internet sitelerinde görüyordum. Önceki gün de İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak'ın konuşmasında gördüm; Atatürk'ün sözü:
"Söz konusu olan vatansa, gerisi teferruattır."

...Üzerinde durmak istediğim husus, Sayın Parlak'ın başörtülü kızların okumasına karşı yaptığı konuşmayı, "Söz konusu olan vatansa, gerisi teferruattır" diye bitirmesi, öğretim üyelerinin de bunu büyük coşkuyla alkışlamasıdır.
Başörtülü kızların okuma özgürlüğüne sahip olup olmaması niye "vatan" meselesidir?! Atatürk'ün "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir" sözü daha uygun düşmez miydi?!.
Neyse... Daha önemlisi, bu sözü Atatürk'ün söyleyip söylemediğidir.

Belgesi açıklanmalı
Atatürk'ün konuşma ve yazışmaları üzerinde araştırmalar yaptım, ben böyle bir sözüne rastlamadım. Dikkatimden kaçmış olabilir; benim ulaşamadığım bir kaynakta yayımlanmış da olabilir. Sayın Rektör veya başka bir araştırmacı Atatürk'ün bu sözü nerede, ne zaman söylediğini ve konuşmasının tam metnini açıklarsa çok iyi olacak; Atatürk'ün hangi bağlamda bu şekilde konuştuğunu ancak o zaman anlarız.

Atatürk vatanı kurtarmak için savaşırken de başka şeyleri "teferruat" saymamıştır: TBMM, hukuk, meşruiyet, siyaset, diplomasi gibi şeyleri asla "teferruat" diye görmemiş, aksine, çok önem vermiş, hele TBMM'yi baş üstünde tutmuştur.
Onun için "Gerisi teferuattır" dediğini sanmıyorum, dediyse bundan kastı ancak şahsi çıkar, hatta şahsi hayat falan olabilir.
Ferdi ve milli hayatta fevkalade önemli olan değerleri ve kurumları "teferruat" durumunda gösterebilecek bu tür soyut alıntılardan, genellemelerden sakınmak gerekir.
Kuran ayeti de olsa, Einstein'ın bilime dair sözü de olsa, Atatürk'ün vecizesi de olsa, bağlamından kopararak veya farklı bağlamlara taşıyarak slogan gibi kullanmak yanlıştır.
Dini ve pozitivist bağnazlıklar böyle oluşur.

Meşruiyet ve hukuk
Atatürk bir defa Sakarya Savaşı, ikinci defa Büyük Taarruz öncesinde TBMM'yi kapatmayı düşünmüştür. Çünkü, Mustafa Kemal'in savaş şartları sebebiyle istediği "fevkalade yetkilere sahip başkumandanlık" kanununu Meclis kabul etmiyordu.

Fakat Mustafa Kemal, Meclis'e dayanmayan bir mücadelenin meşruiyetini kaybedeceğini görerek Meclis'i kapatmamış, aksine, ilkinde iknayı, ikincisinde ortalama bir formülde uzlaşmayı tercih etmiştir.

Türkiye bir "Baas cumhuriyeti" olmadıysa bunun temelinde hem kurtuluşun, hem kuruluşun TBMM'ye dayanmış olması vardır.

Eminim ki Prof. Parlak da Meclis'e, hukuka, demokrasiye, özgürlüğe saygıyı asla "teferruat" saymıyordur.
Yanlış algılamayla bu değerler ve kurumlar "teferruat" gibi görülmesin diye 'tavzih' gereğini duydum.

Söz konusu vatansa gerisi...

Atatürkün Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır diye bir lafı ..

Mevzu bahis vatansa gerisi teferruattır elbette, akp ile kemalistler arasındaki demokratik fark da uçup gitmektedir böylece.

矼ķ> “Mevzubahis olan vatan ise, gerisi teferruattır” bu cümle son dönemde toplumun her kesiminde çok sık kullanılıyor.

Mevzubahis Vatan İse Gerisi Teferruat mı

HDP Milletvekili Garo Paylan, Halk TV''de, Ayşenur Arslan''ın konuğu olduğu programda, Hrant Dink''i "Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır'' anlayışındakilerin katlettiğini" savunmuş.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra, Cumhurbaşkanı Erdoğan bu kalkışmaya karşı sokağa çıkanlardan bahsederken, “mesele vatansa gerisi teferruattır” sözünü birkaç yerde sarf etti.


Mevzubahis vatansa; gerisi teferruattır

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, kendisini darbe girişimi sonrası iktidara haddinden fazla müzaheret göstermekle eleştirenlere cevabı da bu olmuştu: “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır.”

Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır ..

"Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır" sözü hem söz hem de söyleyen ağız olarak en çok cephede, içerde ve dışarda vatan savunmasında görev alan kahraman askerlerimiz ve güvenlik güçlerimize yakışmaktadır. Allah onları her şartta korusun…

Söz konusu Vatansa gerisi teferruattır…

Hürriyet yazarı Taha Akyol, Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğindeki Milli Mücadele'nin kazanılmasında sadece savaşların etkin rol oynamadığını, Ankara hükümetinin başarılı diplomasisi sayesinde de olduğunu belirtti. Akyol, "Başta Mustafa Kemal, Milli Mücadele liderleri “söz konusu olan vatansa”, hiçbir ayrıntıyı “teferruat” saymadılar, kılı kırk yardılar. Zaten Atatürk’ün böyle bir sözü yoktur; onun ayrıntılara dikkat özelliğine de terstir. Milli Mücadele’yi savaşlardan ibaret sanmak yanlıştır" diyerek bugün siyaseti ve diplomasiyi en rasyonel, en başarılı şekilde bilinmesi gerektiğine dikkat çekti.

Mevzu bahis Vatansa gerisi teferruattır.

Şubat başında (tam da Türk Tabipleri Birliği yöneticileri gözaltındayken) yapılan bir haberde, sınırda görev yapan hekimlerden birinin: “Burada söz konusu vatansa gerisi teferruattır” dediği aktarılıyordu. Can değeri peşinde, her bir uzvun iç düzenindeki mikroskobik teferruata, ufak bir sinir seğirmesinin bize söyleyebileceklerini anlamaya ömürler yatıran bir meslekten söz ediyoruz.

Söz konusu vatansa gerisi teferruattır sözü kime ait

Büyük Atatürk'ün "Mevzubahis olan vatansa gerisi teferruattır" sözü bir süredir daha da anlam kazanmış durumda. Türkiye'yi içeriden ve dışarıdan kuşatmak isteyenlerin, diplomatik ve ekonomik yaptırımlar işe yaramayınca aparatları eliyle topla, tüfekle, tankla kuşatmayı gerçekleştirmek isteyenlerin hevesi her seferinde kursağında kaldı kalmasına ama motivasyonları hâlâ bitmedi.
Kişilikli dış politika, diklenmeden dik duran ama gerektiğinde dikliğini de dişini de gösteren diplomasisiyle Türkiye artık devler liginden hiçbir yere gitmeyeceğini gösterdi, göstermeye de devam ediyor. - Savaşı devam ederken bütün ülkelerin aksine her iki tarafın liderleriyle görüşebilen, bir denge politikasıyla savaşı sona erdirmek için aracı olan Türkiye'nin önemini dünden daha iyi anladı başta ve ABD. Ama yine de yapacaklarından geri durmadıklarını her fırsatta gösteriyorlar.
ve Finlandiya'nın tam da bu ortamda 'ya üyelik başvurusuna yönelik Türkiye'nin bakışını bizzat Başkan Erdoğan açıkladı. Bu ülkelerin üyeliği dünya barışına hizmet etmek bir yana MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin de ifadesiyle "Batı tarafından yürütülen bir savaşın test sürüşü"dür.
Ukrayna ile ilgili süreç bir çözüme kavuşmadan NATO'nun genişlemesi yönünde atılacak her adım, var olan hassas dengeleri daha da sarsmaktan ve Rusya'yı provoke etmekten başka bir işe yaramayacaktır. Kaldı ki bunu talep eden her iki ülkenin de Türkiye'nin sınırlarının içinde ya da dışındaki güvenlik ve terör politikalarının tam tersi bir tutum izlemeleri, PKK, FETÖ dahil bütün terör örgütlerine kucak açmaları ve bu politikalarından henüz geri adım atmamaları, Türkiye'nin karşı duruşunda ne kadar haklı olduğunun bir göstergesidir.
Ekim 2020'de İsveçli mevkidaşıyla yaptığı basın toplantısı sırasında İsveçli bakanın "Türkiye'yi, Suriye'den çekilmesi için uyarıyoruz!" ifadesine çok sert tepki gösteren Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun tokat gibi cevabı hâlâ hafızalardaki yerini koruyor: "Siz kimden aldığınız talimatla uyarıyorsunuz bizi? PKK veya Suriye, İsveç veya Avrupa'ya böyle bir yetki mi verdi? Türkiye'yi İdlib veya DEAŞ'tan temizlediği yerlerden de çıkması için uyarabiliyor musunuz? Tabii ki hayır. Çünkü Türkiye buralardan çekildiğinde 3 milyon mülteci sınır dışına çıkacak ve oradan Avrupa ülkelerine gelecek. Bunu istemezsiniz değil mi? PKK da, YPG de, PYD de teröristtir. Haksız yere dayanışma sizi kör eder."
İsveç o gün ne ise bugün de aynı. Dün terörist demediğine bugün de demediği gibi, desteklediği teröristlere hâlâ sahip çıkıyor. Siz bakmayın İP yönetiminin "İki ülkenin NATO üyeliğinin rehin alınması, diplomatik açıdan hesabı doğru yapılmamış sağlıksız bir yaklaşımdır" dediğine.
Türkiye'nin ne güvenliği pazarlık konusu yapılır ne de bize ayar vermeye çalışanlara alttan alan politikalarla eyvallah edilir. Büyük Atatürk'ün onurlu dış politika hedefinin izinde ve mevzubahis vatan olduğunda gerisinin teferruat kaldığı her yol doğrudur.